Künefe, İbranice veya Arapça adıyla “Knafa” çok uzun süredir bu coğrafyada var olmasına karşın, İsrail’de özellikle son yıllarda rağbet gösterilmeye başlanan bir tatlı.
Künefenin birden fazla çeşidi olmasına rağmen genel yapılış yöntemi aynı. İki katman tel kadayıf arasına tuzsuz bir cins peynir koyularak, tercihen çok derin olmayan bakır bir tepside hafifçe pişirilir ve üzerine çok koyulaşmamış şeker şurubu katılır. Üzerine kırık antep fıstığı, ceviz veya kaymak eklenerek servis yapılır. İsrail’de bu klasik sunuma ek olarak, yeni açılan künefe yerlerinde, çikolata şurubu, krema gibi daha farklı süslemelerle de sunulmaktadır.
“Künefe”nin ortaya çıkışıyla ilgili bir çok farklı bilgi mevcut. Bunlardan biri, Emevi Halifesi 1. Muaviye, 7. yüzyılda, sahurda yedikten sonra kendisini gün boyu tok tutacak bir tatlı istemiş ve kendisine künefe hazırlanmış. Diğer bir kaynakta, 10. yüzyılda, yine aynı şekilde, Ramazan orucu günlerinde, Mısırlı Fatimilerin kendilerini tok tutacak “künefe” benzeri tatlı bir yiyecekten bahsedilmekte. “Künefe”nin yazılı olarak bulunduğu en eski kaynak ise 13. yüzyıl tarihli Endülüs Arapçası dilinde yazılmış olan “Kitab-al-Tabikh” adlı yemek kitabı. Bu kitapta, “künefe”nin Bağdat’ta ortaya çıkmış bir tatlı olduğu yazmaktaymış.
Arapça “barınma” anlamına gelen “kanaf” kelimesinden türetilen “künefe” isminin, iki kat tel kadayıf arasındaki peynirin bu şekilde “barındığına” benzetilmesinden ortaya çıktığı düşünülüyor.
Tüm kaynaklarda Ortadoğu menşeili olduğu belirtilen “künefe”, tarih süresince, Doğu Akdeniz’e, Anadolu’ya, Balkanlara ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılmış ve bu coğrafyadaki sofraların aşina olduğu, beğenilen bir tatlı olmuş.
Kolesterol ve karbonhidrat düzeyi yüksek bir tatlı olan künefenin “şerbetsiz” bir porsiyonu (240 gram) 500 kalori enerji içermekte.
Afiyet olsun!
Comentarios