Bir Acemi Yolcu İsrail’in yemek kültürüne göz atmaya devam ediyor. Sırada et severlerin vazgeçemediği lezzet olan “Kebap” var.
Dünya’nın en eski yemeklerinden biri olan “kebap”ın İsrail mutfağındaki yerini anlatmadan önce, bu yiyeceğin oldukça eskilere dayanan tarihine göz atmakta fayda var.
Türkçe dilinde kullandığımız Kebap, Arapça ve Aramice bir kelime olup “pişmiş et” anlamına gelmekte. Bu sözcük, M.Ö. 2500’lü yıllarda ortaya çıkmış olan ve aynı anlama gelen, Akadca bir kelime olan “kababu”den türemiş. Türk Dil Kurumu sözlüğüne bakıldığı zaman: “Doğrudan doğruya ateşte veya kap içinde susuz olarak pişirilmiş et.” açıklaması karşımıza çıkmakta. Bu açıklamlar bizi iki ortak öğede birleştiriyor: Et ve ateş.
Ortak görüşe göre kebabın tarihi, ateşin yiyecek pişirmekte ilk kullanılmaya başlandığı zaman olan 790 bin yıl öncesine dayanmakta. Buna karşın arkeolojik çalışmalarda, et ve ateşin yanyana geldiğini gösteren en somut bulgular bundan 250 bin yıl öncesini işaret etmekte. Daha yakın döneme baktığımızda, Homer’in “İlyada” destanında (M.Ö. 12. yüzyıl) küçük et parçalarının şişlere geçirilip ateş üstünde pişirildiğinden bahsedilmekte. M.Ö. 3. yüzyıl tarihli “Mahabharata” isimli hint yazıtında, etin aynı şekilde şişte pişirildiği yazmaktaymış. 10. yüzyılda Bağdat’ta, İbni Sayyar al-Varak’ın yazmış olduğu yemek kitabında, etin parçalar halinde veya kıyma haline getirilip, direkt ateşte veya metal bir levha üzerinde pişirilerek hazırlanan kebabın, Mezopotamya, İran ve Arap mutfağının bir parçaşı olduğu belirtilmekteymiş. Avrupalı kaşiflerin Güney Amerika’ya ulaşmalarından yüzlerce sene önce, burada “anticuchos” denilen şişte pişirilen et yemeğinin yapıldığı bilinmekteymiş.
Anlaşılacağı üzere kebap, dünyanın her yerinde, uzun yıllar öncesinden bilinen bir yemek türü. Ancak bugünkü anlamda gerek şişte et, gerekse kıyma olarak hazırlanan kebabın yayılması ve Ortadoğu’ya ait bir kimlik kazanması İran, Arap ve Türk kökenli kavimlerin bu yiyecek üzerinde uzmanlaşmasıyla ortaya çıkmış. Özellikle İslam’ın 7 yüzyıl sonlarında itibaren yayılmaya başlamasıyla beraber, kebap da Ortadoğu menşeili bir yemek olarak algılanmaya başlamış.
Kebap günümüzde bu kadar popüler bir yemek olmasına karşın, Osmanlı saray mutfağına girişi ancak 16. yüzyıl sonlarında gerçekleşmiş. Bugün bütün dünyada yüzlerce türü yapılan kebabın Türkiye’de en çok bilinen türlerinden bazılarını: şiş kebap, döner kebap, urfa kebabı, adana kebabı, iskender kebap,beyti kebabı, kuyu kebabı olarak sayabiliriz.
İsrail mutfağında kebabın yer alması ise tarihsel ve coğrafi olarak bakıldığında sürpriz olmasa gerek. Modern İsrail Devleti kurulmadan çok önce kebap halihazırda bu bölgenin yerel yiyeceğiydi. Bugün İsrail’de özellikle Ortadoğu ve Arap kökenli vatandaşların uzmanlaşmış olduğu kebabı, İsrail’in her yerinde yemek mümkün. İsrail’de kebap dendiğinde ise akla gelen ilk türü, Türkiye’de “urfa kebap” denilen veya Irak mutfağında yer aldığı şekliyle kuzu veya dana etinden çekilen kıymanın, soğan, sarmısak ve çeşitli baharatlarla harmanlanıp genişçe şişlere geçirilip, direkt kömür veya odun ateşinde pişilmesiyle yapılan çeşididir.
İsrail’de dil yapısında dolayı “kebap"a “kebab” dendiğini de hatırlatmak gerek.
Afiyet olsun!
Comments