Yazı Dizisi: BİR ACEMİ YOLCU İLE 1 HAFTADA 3 ÜLKE
Bir Acemi Yolcu fikrinin ilk ortaya çıktığı zaman pandeminin hemen öncesiydi ve amaç seyahat videoları hazırlayıp, YouTube kanalında yayınlamaktı. Ancak araya pandemi girdi ve videolar İsrail ile sınırlı kaldı. Sonunda dünyadaki kısıtlamalar kalkmaya başladı ve Bir Acemi Yolcu ilk kez İsrail dışında çekim yapma fırsatı buldu. 1 Hafta boyunca, içerisine İsviçre, Almanya ve Fransa’yı alan bir seyahate çıktım. Dolaştığım yerleri kayda aldım ve bir video (veya bir kaç video) hazırlamaya başladım; bu arada, edindiğim bilgileri sizlere kısa bloglar halinde ve özet görüntüler eşliğinde sizlere web sitem üzerinden sunmayı uygun gördüm.
İşte bu 1 haftalık seyahatimin ilk durağı olan İsviçre’nin BASEL şehri.
İsviçre’nin en kuzeybatı ucundaki Basel’in aynı zamanda Fransa’ya ve Almanya’ya da sınırı olduğunu biliyor muydunuz?
Basel adını 3. yüzyılda bu bölgede inşa edilmiş olan Basilia ismindeki Roma Kalesi’nden almış.
İlk bulunan yerleşim kalıntıları 2. yüzyıla, o dönemde bağlı olduğu Roma İmparatorluğu zamanına ait. Roma İmparatorluğu’nun dağılması sonrasında Germen ve Frank derebeylikleri arasında paylaşılan kent, 8. yüzyılda Kutsal Roma Kilisesi’nin bir kolu olan Besançon Psikoposluğu’na bağlanmış ve mevcut Roma Kalesi üzerine, 1019 yılında, bugün bilinen Basel Katedrali’nin inşası başlamış. Bu tarihten itibaren tipik bir ortaçağ kenti görüntüsüne bürünen şehrin surları inşa edilmiş, katedralin yanı başına da şehrin pazarı kurulmuş. 1225 yılında, yüz yıldan fazla bir süre burada yaşayan, Yahudi cemaatinin bağışlarıyla Ren Nehri’nin diğer tarafına bağlantıyı sağlayan ilk taş köprü inşa edilmiş. 1348 yılındaki veba salgını ve 1356’daki büyük depremin sebebi olarak gösterilen Yahudiler, bu tarihte şehirden kovulmuş, bir kısmı da infaz edilmiş. Şehrin yönetimi, 11 ile 14. yüzyıllar arasında kentliler ile ruhban sınıfı arasında gidip gelirken 14. yüzyılda Avusturya’lı Habsburg Hanedanlığı şehri ele geçirmek için bir kaç kez teşebbüste bulunsa da başarılı olamamış.
1400’lü yılların başlarında itibaren Basel, özellikle psikoposların yönetici olarak görev aldığı, otonomik bir yönetime kavuşmuş. Bu dini idarenin bir simgesi olarak, bugün halen şehrin armasında kullanılan, siyah “Baselstab” (Hristiyan rahiplerin asalarının baş süslemesi) yer almaya başlamış. 1500 yılında Basel Katedrali’nin inşası tamamlanmış.
Basel, 9 Haziran 1501 yılında, 11 Kanton’dan oluşan ve 1833 yılına kadar varlığını sürdürecek olan İsviçre Konfederasyonu’na katılmış.
Tarih boyunca tercih edilen tarafsız politikalar, şehri bir çok önemli olaya ev sahipliği yapmaya itmiş: 1499 yılında Habsburg Hanedanlığı ile İsviçre Konfederasyonu arasında gerçekleşen Swabia Savaşı sonrasında varılan ateşkesin imza yeri olmuş. Fransız Devrimi sonrasında Fransa, İspanya ve Prusya’ya yayılan çatışmaları sona erdiren anlaşma 1795’te Basel’de imzalanmış. Modern Siyonizm’in fikir babası olan Theodor Herzl ilk Siyonist Kongeri’yi 29 Ağustos 1897’de Basel’de toplamış.
1460 yılında kurulan, İsviçre’nin en eski ve dünyanın halen faal olan en eski üniversitlerinden biri olan Basel Üniversitesi, başta Hollandalı filozof Erasmus, Paracelsus, Daniel Bernoulli, Leonhard Euler, Jacob Burckhardt, Friedrich Nietzsche, Tadeusz Reichstein, Karl Jaspers, Carl Gustav Jung, Karl Barth ve Jeanne Hersch olmak yakın dönem dünya akademik tarihine adlarını yazdırmış bir çok bilim insanına yuvalık yapmış. 1450’de Almanya’dan sonra matbaanın ilk kullanıldığı yer, Gutenberg’in asistanlarının kurduğu ve halen aktif olan Schwabe Baskı Evi olmuş. Rönesans’tan itibaren önemli sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan Basel’de bugün 40’tan fazla, farklı dallarda sanat müzesi mevcut. Bu özelliği ile “Müze Şehri” lakabına sahip.
20 yüzyıldan itibaren dünyanın kimya ve ilaç sektörünün öncü kentlerinden biri olan Basel’de bulunan Sandoz Labortuvarları LSD hastalığına karşı ilk ilacı sentezlemiş.
1874 yılında açılan Basel Hayvanat Bahçesi İsviçre’nin en eskisi.
2021 yılı istatistiklerine göre Basel şehir merkezi ile Kantonu’nda 202 bin civarı insan yaşamakta. Nüfusun %78’i Almanca, %5,5 İtalyanca, %2,5 Fransızca konuşurken 200 kadar kişi yerel bir dil olan Romanşça konuşuyor.
Basel’in en tanınan spor kulübü, 20 şampiyonluğu bulunan ve Avrupa’da İsviçre’yi en çok temsil eden FC Basel futbol kulübü. Bireysel sporlarda ise, Basel doğumlu, en tanınan sporcu hiç kuşkusuz tenis dünyasına son dönemlere adını altın harflerle yazmış olan Roger Federer.
Basel’deki bu kısa turun ardından yolculuğum Almanya’ya... Bir sonraki yazımda görüşmek üzere.
Comments